Anlaşılamayan Yazılar Üzerine

Dil, Yüce Allah'ın cc biz kullarına bahşettiği büyük bir nimettir. Onun sayesinde duygu ve düşüncelerimizi hemcinslerimize aktarıyoruz. Onların bizlere aktardığı meramlarını anlıyoruz. İnsanlar her zaman yüz yüze görüşme fırsatını bulamayabiliyorlar. Bu durumda arzu ve isteklerini satırlara dökerler. Duygularını, isteklerini ve hayallerini makale, fıkra şiir ve kitaplarla ifade ederler.


Sözün en tesirlisi, az öz ve anlaşılır olanıdır. Gerçekten bazı sözler büyüleyici bir etkiye sahiptir. İnsanı ağlatan, güldüren, sevindiren, öfkelendiren, hareketlendiren ve ya sessiz bırakan, hep bu büyülü sözlerdir. Bazı insanlar, sözleri ile nice kitleleri etkiler ve harekete geçirirler. İşte böylesi sözler muhatapları tarafından anlaşılan sözlerdir. Bilhassa liderlerin etkili konuşmaları sevenlerini harekete geçirir. Önü alınamaz gibi görünen kitlesel kalkışmaları, söz ustaları tarafından suhulete erdirilebilir. İnsanları ve toplumları etkileyen sözler anlaşılır ve kabul edilebilir sözlerdir. Muhatabınızın anlayamadığı bir söz dizisi onu sıkmaktan öte bir işlev görmez. Ne kadar güzel konuşursanız konuşun; ciltler dolusu kitap yazın, kullandığınız dil, yaşadığınız toplumun insanları tarafından anlaşılamıyorsa; harcadığınız zaman ve emeğe yazık olur. Zira kendiniz çalıp oynamak zorunda kalırsınız. Yani okuyucusu olmayan nafile yazılar yazmış olursunuz. Bir zamanlar bu ülkede, ''sanat sanat içindir' savı ile kullandığı dil ve yazdığı yazıları anlaşılamayan, ayağı yere basmayan bir takım akımlar gelip geçti. Kendi kültürüne yabancı, yaşadığı ülkedeki halkın dilini kullanmadan yazan insanlar türedi. Bunların yazdıklarını anlamak için, kendilerinin tercümelerine gereksinim duyarsınız. Kitaplarını ve makalelerini anlamak için yazdığı dildeki insanları bulmanız lazım.
 

Elbette dünya dilleri birbirinden etkilenir. Özellikle teknoloji ve bilgi ithal eden ülkelerin dilleri de, bu ithalat kadar o ülkenin dilinden etkilenir. Bazı kelime ve kavramlar, ülkelerin sınırlarını aşıp uluslararası bir konuma gelir. Bu, üretimden kaynaklanan bir durumdur. Bunun önü alınamaz. Bilgi ve teknoloji ihraç eden ülkelerin ürettiği her yeni icadın adı, doğal olarak kendi dili ile adlandırılacaktır. Türk hukuk dilindeki Arapça kelimelerin çokluğu buna güzel bir örnektir. Dünyadaki Müslüman ülkelere hukuki terimleri ihraç eden Arapça, Kur'anı kerimin dilidir. Dolayısıyla adaletin, hakkın ve doğruluk gibi kavramların bu dil vasıtası ile dünyaya yayılması bu yüzdendir. Teknolojik ve stratejik bazı kavramların İngilizce veya Fransızca olması bu ürünlerin kökeni hakkında bize ipucu vermektedir. Bunun gibi kimi farsça kelimeler de dilimize girmiştir. Zaten kastettiğim dil vakası bu değil. Yazdığı yazıyı güya bilimsel bir kılıfa sokma adına sağdan soldan ilgisiz ve gereksiz ithal kelimeleri kullanıp yazı yazanları kastediyorum. Okuyucunun dili ve algı düzeyi bu türlerin umurunda olmaz. Halk bu gibi yazarların yazılarına yabancıdır, kapalıdır. Zira yazdıklarınızın önemi ve değeri karşıdakinin algı düzeyi kadardır. Muhatap kitleniz, yazdıklarınızı anlayamıyorsa, ayakları yere basan, anlaşılır bir dil kullanmanız gerekir. 

Yazdıklarımız okunsun ve anlaşılsın diye bir kaygımız var ise, işe önce arı duru bir dili kullanmakla işe başlamalıyız. Okuyucunun zevk alarak okuyup anladığı kitapların daha çok satıldığını aklımızdan çıkarmayalım. Hiç kimse mecbur kalmadıkça, anlaşılmayan sıkıcı bir kitabı okumak istemez. Buna ders kitapları da dahildir.

YORUM EKLE