Bir Hadisin Düşündürdükleri

Saadet devrinde peygamberimizin örnekliği, insanlıktan çok az nasiplenmiş bir kavmi nasıl dönüştürdüğünü, her birisini yıldıza benzettiğini yine onun hadislerinden anlıyoruz. Bu eğitimi yirmi üç yıl gibi kısa bir sürede yaptı. Onun öğreteni bizzat Cenabı Haktı. ''Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.'' (Mülk 14) Bizi yaratan Rabbimiz, zaaflarımızı sevgilerimizi öfkelerimizi en iyi bilendir. İnsanları türlü şeylere ihtiyaç duyacak şekilde yaratmıştır. Paraya, mala servete, şehvete, sevgiye şefkate, yemeğe ve suya ihtiyaç duyarız. Rabbimiz bizi böyle yaratmış. O dileseydi bunların hiç birine ihtiyaç hissetmezdik. Ama dünya imtihan dünyası olduğu için bizi böyle eksikli şekilde yaratmayı dilemiştir.

      Önemli olan bu eksik yönlerimizi meşru çerçevede tamamlamak 
''Kureyş kabilesinden bir genç, Hz. Peygamber'in huzuruna gelerek, "Ey Allah'ın Resûlu! Bana zina etmek için izin ver." dedi. Orada hazır bulunan sahabeden bazıları bu isteği İslam terbiyesine aykırı gördüklerinden, "Sus, sus" diyerek, genci azarladılar. İslam Peygamberi son derece sakin bir şekilde delikanlıya, "Yanıma gel, otur." diye yer gösterdi. Sonra onunla sohbet etmeye başladı. "Söyle bakalım, bir başkasının senin annenle zina etmesini ister misin?" diye sordu. Genç "Sana feda olayım ey Allah'ın Resûlu, böyle bir şeyi asla istemem." dedi. Peygamberimiz de "Zaten hiç kimse annesine böyle bir şey yapılmasını istemez." buyurdu. Sorusuna devam ederek, "Başkasının senin kızınla zina etmesine razı olur musun?" diye sordu. Genç yine, "Sana feda olayım ey Allah'ın Resûlu, razı olmam." dedi. Hz. Peygamber de "Hiç kimse kızıyla zina edilmesine razı olmaz." dedikten sonra, kız kardeşi, halası ve teyzesiyle zina edilmesine razı olup olmayacağını sordu. Genç, her soruda da "Sana feda olayım hayır istemem." diye cevap veriyordu. Artık hatasını anladığını görünce Hz. Peygamber, elini bu gencin omzuna koyarak, "Allah'ım, bunun günahını affet, kalbini temizle ve uzuvlarını günah işlemekten koru." diye dua etti. Bu genç, kendi ifadesine göre, bir daha hayatı boyunca kalbinde zina duygusuna yer vermedi. (Ahmet b. Hanbel)
Nebevi bir eğitim ancak böyle olur. Bu olayı günümüze taşıyalım. Toplumun makul saydığı, değer verdiği bir alimin bir mecliste oturduğunu varsayın. Bu esnada liseli bir gencin orada bulunanların duyabileceği bir şekilde '' Sayın hocam ben falan kadınla zina etmek istiyorum. Bunun için sizden fetva istiyorum.'' Derse ne olur? Kanaatimce hoca dahil orada bulunan herkes bu liseli gence kötü nazarla bakar. Yaşamı boyunca ona namussuz damgasını vurur. Demin söylediğim gibi, bazı ihtiyaçlar fitridir. Fitri olmayan, bu ihtiyaçları uygun olmayan bir şekilde karşılamaktır.

 

En azgın bir insanın bile anladığı bir dil vardır. Önemli olan eğitirken o dili kullanabilmektir. Nice kavgalar, insanların bir birini anlamamasından ya da anlamak istememesinden kaynaklanmaktadır. İnsan mala ihtiyaç duyar. Bu ihtiyacını başkasının malını gasp etmek veya çalmak sureti ile karşılarsa yanlış yapmış olur. Toplumda yaşayan tüm insanların ihtiyaçlarını meşru çerçevede karşılaması durumunda anarşi ve kaos olmaz. Kimse kimsenin hakkına tecavüz etmez. Toplumda yanlışa yönelen insanları, gençleri doğru bir yöntemle uyarmak, muhtemelen onu yanlış yapmaktan caydıracaktır. Ancak toplumdaki eğiticilerin, dava erbabı kimselerin çapsızlığı, olağan bir olayı olağanüstü bir duruma sokma hususundaki maharetleri, işleri içinden çıkılmaz bir hale getirmektedir. Eğitimcilerimiz, okul dışı zamanlarını kitap okuyarak, mesleklerini ilerletecek etkinliklerle uğraşarak geçirirlerse, geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerin doğru eğitilme şansları yükselir.

Öğretmenlerimiz, toplumun önemsediği ahlaki değerlerden yeteri derecede nasiplenmeden; sınıftaki duruşu, giyimi ve bilgisi ile örnek teşkil edecek bir yapıda olmazsa, gençlere verecek fazla bir şeyi olmayacaktır. Mücerret bilgi toplumu dönüştürmeye yetmez. Ahlak ve edep, yemekteki tuz misalidir. Tuzsuz yemeğin lezzeti eksik olduğu gibi, ahlak ve edepten soyutlanmış bilgi de toplumsal dönüşümde eksik ve güdük kalır. Öğretmenlerimizin yeniden topluma öncülük edecekleri günleri yakalama ümidi ile

YORUM EKLE