Gazeteci -Yazar Nevzat Çiçek'ten Kürt Sorunu ve STK'ların Rolü Konferansı

Şanlıurfa'nın Siverek İlçesinde faaliyet gösteren Siverek Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği (Siverek-Der) ''Çözüm sürecine seyri ve STK'ların Çözüm Sürecine Katkısı'' konulu konferans düzenlendi.

Gazeteci -Yazar Nevzat Çiçek'ten Kürt Sorunu ve STK'ların Rolü Konferansı
Şanlıurfa'nın Siverek İlçesinde faaliyet gösteren Siverek Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği (Siverek-Der) ''Çözüm sürecine seyri ve STK'ların Çözüm Sürecine Katkısı'' konulu konferans düzenlendi.


Yenişehir mahallesinde bulunan Eyüp Cenap Gülpınar Gençlik merkezinde düzenlenen konferansa sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Konuşmacı olarak Gazeteci-Yazar Nevzat Çiçek'in katıldığı konferansta Çözüm sürecinde STK'ların rolü ve muhafazakarların tutumuna değinen Çiöek şunları keydetti. "2012 yılında Abdullah Öcalan, Tayip Erdoğan'a bir mektup gönderdi. Mektupta, 'Biz bu meseleyi çözmezsek seni de beni de götürürler.' dedi. Haklıydı çünkü Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven, Cumhuriyet mitingleri ve yargı kararları AK Parti'yi hiçbir tarafa götüremedi. Peki, AK Parti'yi neyle indirebil-irsiniz? Ancak Kürt meselesini kaşıdığınızda, sokağa şiddeti indirdiğinizde, bir şekilde sokaktaki çatışmalar başladığında, güvensizlik unsuru oluştuğunda, milliyetçiliği yükselttiğinizde, orduya da gel gel yaptığınızda, siyasete müdahale başlar ve gerçekten de AK Parti'yi götürebilirsiniz.


Tayyip Erdoğan, MGK Kararı ile birlikte 'Gel bu meseleyi çözelim' dedi.


Atılan adımların, söylenen sözlerin ve ortaya konulan iradenin tamamen hayırlı olduğunu fakat izlenilen yol ve yöntemin yanlış olduğunu savu-nan Çiçek, Filipinler yönetimi ve Moro İslami Kurtuluş Cephesi arasında imzalanan barış anlaşmasını örnek gösterdi. Çiçek, "Filipinler yönetimi ve Moro İslami Kurtuluş Cephesi arasında imzalanan barış tasla-ğının ilk maddesinde tarafların birbirine güven duymak ve telkin etmek zorunluluğu vardı ve bu doğruydu. Yani siz tamam anlaşalım derseniz ve hemen arkasından evleri kurşunlarsanız, araçları ateşe verirseniz bu güven telkin eder mi? Hayır. İkinci madde ise güveni telkin ettikten sonra normalleşme sürecinin başlamasıydı. Yani konuşulabilir, herkesin kendi düşüncesini rahatlıkta ifade edebileceği bir ortamın sağlanmasıydı. Türkiye'de çözüm süreci ile ilgili ilk olarak yol haritası ortaya koyulduğunda ben itiraz etmiş-tim. Silah bırakma pazarlığı üzerine bir yol haritasıyla gidemezseniz. Çünkü buna gidilmesinin temel yolu güveni inşa etmekten geçer. Ayrıca PKK'nın talepleri bütün Kürtlerin talepleri gibi kabul edilmeye başlayınca bölgedeki İslami STK'lar ve birçok insan 'Bir saniye' dedi ve 'Biz bu taleplerin dışında talepler ileri sürüyoruz.' dedikçe orada farkında olunmadan bir çatışma alanının ilk meyveleri çıkmaya başladı ve bunun da yanlış olduğunu görmek gerekiyordu.


Yapılması gereken bir şekilde yasal adımları atmak ve hakları vermekti. O yasal adımların dışında PKK ile oturmaktı. Bugün diyelim ki, PKK ve devlet anlaşmıyor, burada ben bir vatandaş olarak kendi anadilimi kullanmayı PKK'nın silah bırakma pazarına bırakamam ki. Başka bir sıkıntı da sürecin içine dahil edilecek aktörler tam olarak dahil edilemedi. Örneğin buradaki medreselere 'Sen sürece nasıl katkı sunmak istiyorsun?' sorusu sorulmalı ve onlar da sürece katkı verme noktasında ellerinden geleni aktarabilecekleri bir mekanizma oluşturulmalıydı. HDP dışındaki siyasiler için bir alan açılmalıydı, İslami STK'lar için bir alan açılmalıydı" ifadelerini kullandı.

İç Güvenlik Paketini Demokratik Olmayan Maddeler Var


Çiçek ayrıca AK Parti'nin iç güvenlik paketi ile ilgili yaptığı yorumda ise '' Herkesin temel hak ve özgürlüklerinin korunması noktasında endişelerini gidermek gerekiyor. İç güvenlik paketi geçmemeliydi çünkü demokratik olmayan maddeler içeriyor. kimsenin Molotof veya maskeye, bombaya karşı çıkmıyor. Bugün Paralel yapı ile mücadele ediyorsanız, Polis teşkilatına kadar sızdıklarını söyleyip mücadeleden bahsediyorsanız eğer böyle bir ortamda bir insanın hayatının kararını bir amirin dudakları arasında olmamalıdır.

Kürdistan Kelimesi Allahın Kitabında Yasaklanmış Değil


Batıda bir çok konferansa katıldığını belirten Çiçek 'Batıda yaptığım konferanslarda onlara Kürdistan kelimesinden neden bu kadar korkuyorsunuz ki, Allahın kitabında yasaklanan bir şey değil ki dediğimde ise onlarda aslında neden korktuklarını bilmiyorlar. Çünkü eskilere baktığınızda şuana göre bizden çok iç içe ve barışıktılar. Bugün meseleye bağlarımızdan bakarsak eğer daha kolay çözebiliriz. Bugün HDP ve AK Parti ilçe teşkilatına bakın, muhakkak ki akrabalık bağları vardır, veya başka partiler hiç fark etmez. İşte burada ki ailevi bağları kullanarak bizler bu sorunu aşmak durumundayız aksi takdirde her gelen birliği bozmak için çaba sarf edecektir'' dedi.


Yaklaşık bir saat süren konferansın ardından Siverek Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Celal Koç Kürt sorunun çözümüne yönelik yaptığı araştırmalar ve konferanslardan dolayı teşekkür plaketi verildi.


VİDEO YÜKLENİYOR:


Haber: Abdullah Hakan Lale
Güncelleme Tarihi: 04 Ekim 2018, 14:04
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER