“ KALK VE AKLINA ABDEST ALDIR!”

Söz vardır, zihin dünyasının kilidini açar ve yepyeni ufuklar kazandırır. Söz vardır, basireti bağlı insanların basiretini açarak yepyeni bir dünya kazandırır. Söz vardır, hayata katma değer katarak, bizleri hayatın bu keşmekeş halinden alarak, yeni ve hayat dolu pencereler açarak, geleceğimizin inşasında istikamet açısı ve rehberlik pusulası olur. Bugün sizleri, Nesip HİÇYILMAZ’ın kaleme aldığı ve okumaktan keyif aldığım yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum:





“…Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar.” (Taha, 27)



“İlim kalbin ruhu, cehalet ruhun hastalığıdır.

Tefekkür, ilim hazinesinin kapağının kilidini açan anahtardır.

Tefekkür zenginleri, ilim fukarası olmaz. Tefekkür fukarası olanlar, ancak cehalet zengini olurlar!

Tefekkür marifeti, cehalet gafleti besler. Cehalet “zehirinin” panzehiri tefekkürdür.

Tefekkür yoksunu, cehalet yoksulu olmaz.



Aklın baharıdır tefekkür.



Hâl amelin, ilim hâlin, tefekkür ilmin mukaddimesidir. Marifet tefekkürden, ta’zim marifetten ve muhabbet de ta’zimden doğar. Sahih ilim, sağlam hâl ve sağlıklı amel için tefekkür ibadetinin “abidi” olmak gerekir. İbadet insanı mükâfata, tefekkür ise Allah’a ulaştırır.


Şuur sarayının etik ve estetik dekoru tefekkürdür. İmanı kemale erdiren akli bir ameldir tefekkür, sonsuzluğun kulesidir. Aklın gücü, mantığın parçasıdır, şuurlu hareket, bilinçli davranıştır tefekkür. Kalbin çırası, ruhun gıdası, aklın gözü ve gözün nurudur.



Fikir tefekkürün, tefekkür akıl ağacının meyvesidir. 

Çiği pişiren, hamı olgunlaştıran güneştir tefekkür.

Fikir tefekkürle, tefekkür akılla olgunlaşır.

Tefekkür, ruhun ameli, amelin kalbi, kalbin secdesidir.

Secde, mücadelenin kışlasıdır. Rahmanın rahmet kucağıdır secde.



Kalk! Kalk ve kalbine secde ettir. “İçine kapanma, secdeye kapan.”

Hakkıyla secdeye kapanan, eve kapanmaz. Sosyal sorumluluklarını ifa etmek için aşkla tutuşur, iradenin vadisine açılır, ilmin dağına tırmanır, varlığının güneşi batmadan yokluğun kuyusundan çıkar, bir kavanoza hapsedilmiş kelebek gibi yeryüzünde mahpus kalmaz, göklere göz diker, yıldızları mızrakla delip boynuna gerdanlık yapar.



Kalk! Kalk ve inancına, amacına sahip çık. Her an Allah’ı an. Hevâ ve heves şarabıyla sarhoş olan nefis atına takva gemini vur; sabır tarağı ile tımar et; kalbin sürçmesin. Kalp sürçmesi inanç ve amacı da kapsayan düşünsel bir hastalıktır. Sağlıklı bir toplumun oluşması, sağlıklı bir düşüncenin oluşmasını gerekli kılıyor.



Kalk! Kalk ve Allah’a iltica et! O evveli olmayan kadim, sonu olmayan daimdir. Zatının celali ve sıfatlarının cemali, kemaliyle benliğini saran bencillik gömleğini yırt. Varlık geceni, O’nun nuruyla aydınlat. Kendini hakkıyla O’na teslim et, nefsin sana teslim olsun. İhlal ve ihmal ettiğin görev ve ödevlerin seni umutsuzluğa sürüklemesin, hangi günahın Allah’ın rahmetinden daha büyük olabilir ki? Hiçbir günah rahmet kapısının kilidi olamaz. Fakat Allah’ın rahmet deryasının azameti seni rehavete sürüklemesin. Sevapları sevdiğinden de daha çok günahlardan nefret et. Günahlarına karşı kuşandığın nedamet hırkanı çıkarma. Pişmanlık gözyaşlarıyla sula gönül merkezine diktiğin tövbe fidanlarını, takva çabasıyla kopar kibir, haset, cimrilik, tamah, gıybet ve “nemelazım” otları ki makul ve makbul meyvelere dursun.



Kalk! Kalk ve sahih ve salih düşünceyle içindeki sığınakları birer birer yıkarak, kemikleşmiş zihniyeti budayarak yer aç kendine, özüne dön. Öze dönüş, özneliğe dönüştür. Kendine özgü bir duruş ve doğruluş hamlesidir. Kendin olmaktır. Kimse başkası olmakla, kendi olmuş olmaz. Kendini kaybeden, kendi kaybeder. İnsan ya özüne döner, ya da çılgına…

Kulluk, insanın kendine gelmesi, özüne dönmesidir.

Yaratılışın gayesidir kulluk. İnsan kulluk için yaratılmıştır.

Kulluk etmek kulluk bilinci gerektirir. Kulluğunun şuuruna varmayan kulluk edemez. Kabul ve makbul kulluk, insanın gaflet zindanını yıkarak kul olduğuna dair bilincini kuşanarak, kalbi daraltan, ufku karartan, ruhu kemirten kuşku ve korkulara mahal vermemesidir.

Kulluk kölelik değil, özgürlüktür. Kulluk ve kölelik arasındaki fark iradedir. Kulluk edilir, köle edinir.

Tarih boyunca insanlar, fıtri olan kulluk ihtiyaçlarını gidermek için Allah'ı ararken, nerdeyse insan sayısı kadar ilahlar edindiler.

Her ibadet eden, Allah'a kulluk etmiş olmuyor. Kimileri nefsini, neslini, kimileri yatları, katları, masa, kasa ve keseleri, kimileri de ulus ve devletini kıblegâh edinmiş.



Ey gönül denizinde söz incileri bulunan, kalk! Kalk ve inci değerinde sözler söyle. Gönül dalına konan mânâ kuşunu avla. Hikmet yüklü gönlünle, günlük hayatı aşacak düşünsel bir duruş sergile. Söze can ver, cana beden giydir. Can kuşun ten kafesini terk etmeden kalbini ihya, günahlarını imha et. Aklın, ruhundan feyz alsın.



Düşünmeden konuşma, konuşmadan düşün. Ne söylediğin kadar, neyi nasıl söylediğin de geleceğini belirler. Ruh işçisi kalk ve gönül mimarisin söz söküklerini dik! Özenle, önemle can mülkünü mamur et. Kelimelerini kıyama kaldır. Ellerinle kazandıklarını dilinle heba etme. Eylemlerin sözlerinin tatbiki, sözlerin eylemlerinin tasdiki olsun. Eylem ve söylemlerinle bir diriliş senfonisinin mucidi ol.



Amelden çok konuşmak sözün israfı, az konuşmak da cimriliğidir. Her şeyi yeri yerinde söyle. Söz israfında bulunma. Gönül avlayan söz pençelerini sükût kapanına kaptırma. Tüm kelimelerini, cümlelerini ve mısralarını kefenleyip gömen, otoritenin söylemlerini bir papağanın sadakatiyle tekrar eden statik insanların aksine, sadakate sarıl, atik ve dinamik ol. Yeni ve yenileyici sözler söyle. Tedavülden kaldırılan paralar gibi, bütünüyle geçerliliğini yitirmiş sözlerle gelecek inşa edilmez.



Kalk! Kalk ve sönmeye yüz tutan tefekkür meşaleni yeniden tutuştur. Düşüncede ferasetin, amelde cesaretin timsali ol. Sessizlik ve belirsizliği içi yanık bir bülbül gibi zikir ve fikir nağmeleri terennüm etmek suretiyle boz. Kalplere cemre düşür. Nefsini semizleyen, kalbini temizleyemez. Kalbi paslı olanın, ameli ihlâslı olmaz. Halis niyet kalbin ameli, ihlâs amelin kalbidir. Amelsiz kalp atıl, ihlâssız amel batıldır.



Kalk! Kalk ve Nass ve ihlâsla niyetini, gayretini taçlandır. Olumlu ve onurlu atılım ve açılımlar yap. Hayatın kılcal damarlarına kadar yürü. Kan deryasında yüzen can teknesini sahili selamete çıkar. Kışta baharı müjdele. Felsefe ve hayatın arasındaki kopan bağı, hikmetle yeniden bağla. Kurak ve çoraklaşan kalbe kuşatıcı ve kucaklayıcı bir düşünce aşısı yap. Düşünmeyi farz kabul eden bir medeniyetin çocuğusun, hikmete dölyatağı oluştur. "Bilinenden bilinmeyenin elde edilmesine vasıta olan bilim" olarak tanımlanan mantıkla düşünme disiplini kazan. Düşünme olarak mantık ile disiplin olarak mantık arasında sıkı bir bağ ve bağlantı olsa da aralarında ciddi bir fark var. Tıpkı düşünce ile düşünme arasında ontolojik bir fark olduğu gibi. Düşünce İlahi bir nimet, düşünme insani bir meziyettir. İlahi nimet olmazsa, insani meziyet olmaz. Düşünce düşünmenin sonucu, eylemin sebebidir. Düşünce ekininin hasat’ı eylemdir. Göz için güneş neyse, öz için de düşünce odur. Güneş gözü, düşünce özü aydınlatır.



Kalk! Kalk ve kâbus gibi çöken kaosu defetmek için kalbini terlet. Ayak basılan dünyanın, yüzleşmek zorunda kalınan engellerin, engebelerin çelişkisiyle hesaplaşmak yerine, bulundukları ortama uyum sağlamaya çalışan deniz yorgunu tayfalar gibi görev ve ödevleri ihmal etmeden asırlardır ümmeti esir alan kahredici ataleti düzgün üretime, kısır döngüyü özgün verimliliğe dönüştürmek için doğrul ve yorul. Kalp evine bulaşan tozları tövbe süpürgesi ile süpür. Allah’ın baktığı yer kalptir, onu temiz tut. Temiz kalp, seni ilahi rızaya yükselten Burak’tır. 



Durma kalk! Gösterilmeyen hakikati gösterecek feraset ve cesaretine ihtiyaç var… Taçyapraklarını kapatan bir çiçek gibi içine kapanıp hiçbir hayat emaresi olmayan, çağların toynakları altında çiğnenen durumuna bir son ver. İnsanların toplumsal yaşayışındaki iktisadi, idari, sosyal, kültürel ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılayan, sorunlarına çözüm üreten “efradını câmi, ağyarını mâni” tefekkürünü teşekküle geçir. Hakkı hapseden kavramların ve kelimelerin zırhında bir gedik aç.



Kalk! Kalk ve kendinden, kendine yola çık. Nefs gurbetinden gönül ülkesine var. Rabbinle tanışık, kendinle barışık ol. Fikir ve sanat kozanı örerek gönül iklimini değiştir, tutkularına tutsak olma. Tarihin mecrasını oluşturmak, seyrini değiştirmek için duruşunu, yürüyüşünü düzelt. Aydınlık ufuklara yürü. Ufuk varılacak bir son nokta değil, yakaladıkça kaçan bir haldir, her gün yeniden hayata geçirilen bir eylemdir ufuk. Gayrete dönüşen kanaat, insanları ufka yükselten kanattır. O olumlu ve onurlu menzile varmak için kendini yetiştireceği yerde, kirli dudaklar ve yalan söyleyen dillerle insanlara laf yetiştirenler varamazlar. Kimseye laf yetiştirme, kendini yetiştir. Allah senden “seni” istiyor, kendini O’na ver. Kendini O’na verirsen O’nun rızasıyla beraber kendini de kazanırsın. Kendinden Allah’ı, Allah’tan kendini iste. Derdin, her saniye azalan bir ömrün aksine, her nefeste artan bir imana sahip olmak olmalıdır.”

YORUM EKLE