Koronavirüs’ün bize kazandır(ama)dıkları!

Bugüne kadar Dünya’nın sonu veya salgın hastalıklar ile ilgili bir çok film veya dizi yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. The100 diye bir dizi var izlediniz mi bilmiyorum ama izlemeyenler için şöyle kısaca bahsedeyim. Geliştirilen bir yapay zekanın kontrolü ele alarak Dünya’da bulunan tüm nükleer füzeleri patlatarak yer yüzünde yaşamı yok ediyor. Yüz yıl uzayda yaşayan insanoğlu tehlikenin bittiğine inanarak tekrar Dünya’ya dönmek için yüz suçluyu yeryüzünde yaşam sürdürülebiliyor mu diye önceden keşif amaçlı gönderiliyor. Yüz kişinin yer yüzüne inmesi ve yeryüzünde hayatta kalmak için azılı düşmanları yine kendileri gibi insanlar oluyor. Yani yüz yıl öncesinde yaşam yok olmuşken ve o patlamalarda sığınaklarda yaşamları sürdürmek zorunda kalanlar kabilelere bölünerek kendi bölgelerini başka insanlardan korumaya çalışıyorlar. Dizide olaylar bu çerçeve üzerinde gelişiyor. 

Her ne kadar senaryo gereği olsada aslında insanın gerçeği yansıtılmış çünkü yüz yıl önce Dünya’da yaşamı yok eden insan teknolojisi oldu. Yüz yıl aradan geçti ve Dünya yeniden yaşanılabilir bir yer haline gelmişken bunun kıymetini bilerek Dünya’da bulunan kaynakların bir avuç kalan insanoğluna yeteceğini düşünmek yerine, kalan insanlarda bir birlerini boğazlamaktan vazgeçmiyor.

   

      Günümüze geldiğimizde ise Kasım ayından bu yana Dünya’da baş gösteren Koronavirüs salgını nedeni ile binlerce kişi ölmüş, milyonlarca kişide vaka görülmüşken, insanların yaşam şekli değişmişken peki insanoğlu ne yapıyor sizce ? Tıpkı The100 dizisinde olduğu gibi yaşananlardan ders almak yerine bir birlerini öldürmeye, kandırmaya devam ediyorlar. Kimisi virüsü fırsat bilip rant elde etti, kimisi herkes can derdinde şu işe şu hileyi katsam zaten gören olmayacak diyerek işlerini sürdürmeye devam ettiler.  Mesela artık kimse Avrupa’ya gitmek için sınır kapılarında bekleyen Suriyeli mültecileri veya 8 yıldır devam eden Suriye iç savaşını, Yemen’de, Husi milisleri ve Araplar arasında devam eden çatışmaları, İran’ın nükleer  programını, Doğu Türkistan’da yaşananları herkes şuanda unuttu. Tabi bunlar olurken diğer tarafta istediği saatte dışarı çıkmak, istediği şehre istediği zaman seyahat etmek, evine gittiği zaman annesine, babasına veya çoluk çocuğuna istediği zaman sarılmak isteyenlerin sayısı azımsanacak bir sayı değil. 

Dünya’yı ayakta tutanda o sevgi değil mi zaten!  

*****

Dünya’da olaylar bu çerçevede gelişirken bir çok kişi işlerin yoluna gireceği ümidi ile hayata devam ediyor. Birazda Siverek’te yaşayan biri olarak Siverek’te neler değişti bu süreçte ona değinmek istiyorum. Aslında bakarsanız Siverek’te hiç bir şey değişmedi. Herkes hala günlük hayatına devam ediyor. Çünkü ne maske kullanımı ne de sosyal mesafeyi kafasına takan pek kimse yok. Caddelere ve sokaklara çıkıp baktığınızda her 5 kişiden 2 kişide maske kullanımı ya var ya da yok. Sosyal mesafe dediğiniz olayı söylemiyorum bile. Bazen düşünüyorum virüsün çıkış noktası Güneydoğu Anadolu bölgesi olsaydı eğer ölüm sayısı bir çok ülkeyi bile sollardı. Çünkü karantinadan kaçıp Siverek’e gelenler köylerin ve mahallelerin karantina altına alınmasına sebep oldu. Bazı iş yerleri sosyal mesafe ve maske kullanımını küçümseyerek işçileri riske atarak sırf üretim devam etsin diye kuralları hiçe saymaları sonucu 60 kişi birden karantinaya alınıyor. İşin enteresan yanı ise karantina altına alınan tekstil işletmesi maske üretimi yapıyormuş. Devletin aylık bin lira ödemesini evlere dağıtacağız demesine rağmen PTT kuyruklarında bekleyen vatandaşları sosyal mesafeyi korumları için uyaran güvenlik görevlilerinin kaç defa sinir krizi geçirdiğini söylememe bile gerek yok. Dışarı çıkmaması gereken 65 yaş üstü ve 20 yaş altındaki gençlerin sokaklarda dolaşması ya ? yasaklar devam ederken bunların bir çoğuna göz yumulması iyi niyet göstergesi mi yoksa umursamamazlık mı varın gerisini siz düşünün. Geçenlerde Salı pazarına gittim evet girişte zabıta maske takılması için tavsiyelerde bulunuyor ancak maske bulamıyorum varda ben mi takmıyorum diyerek sitem eden vatandaşa iyi tamam buyur Pazarına git diyen zabıtanın suçu ne ? peki Pazar’da dolaşan el arabalı çocuklara ne demeli ? Pazarın içinde yürüdüğüm esnada iki çocuk kollarını bir birlerinin omzuna atmış bir şekilde yürüyorlar. “Sizin dışarı çıkmanız yasak değil mi ?” diye sordum. Çocuklar bir an durup “ma ne olmuş zabıta bizi gördü” tepkisi ile karşı karşıya kalıyorum peki zabıta buna ne yapsın ? Zabıta ceza kesip yollayabilir belki ama öncelik ailelerden başlamıyor mu ? yasak olmasına rağmen çocuklarını dışarı yollayan aileler illa çocukları eve gelirken ellerinde ceza makbuzlarıyla mı yollansınlar ? 

*****

Vatandaş Siverek’te korona günlerinde hayata böyle devam ederken birazda Siverek’e hizmet etmek! için seçilenlere değinmeden geçemeyeceğim. Belediyelerin Koronavirüs için önemsenecek tedbirleri alındığını düşünmüyorum. Şanslıyız ki vaka sayımız azımsanacak bir sayıda yoksa tedbirler alındı da vaka sayısı artmıyor diye övünülecek bir çalışma ortada yok. Sadece salgının ilk günlerinde haber konusu olmak amacı ile veya sosyal medya da paylaşılsın diye bazı etkisiz yetkililer orada burada kameralara poz vererek belediyemiz şunu yaptı bunu yaptı denilerek görüntü verildikten sonra bunuda yaptık sırada ne var zihniyeti ile hareket edildi. Sosyal medya’da takip ettiğim kadarı ile hafta sonları sokağa çıkma yasaklarını fırsat bilen bazı belediyeler vatandaşların ve trafiğin yoğun olduğu cadde ve sokaklarda yapamadıkları iyileştirmeleri sokağa çıkmanın yasak olduğu günlerde hızlı bir şekilde şehrin eksiklerini gidermek için çalışıyor veya çabalıyorlar. Bizim Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ve Siverek Belediyesi ne yapıyor diye bakıyorum, gördüğüm tek şey herkese mavi boncuk dağıtıyorlar. Siverek’in merkezinden sorumlu büyükşehir yetki alanına bakıyorsunuz cadde ve mahallelerdeki yollar köstebek yuvasına dönmüş durumda, Siverek Belediyesinin yetki alanlarında ki bölgelere bakıyorsunuz zaten durum içler acısı. Yetki alanı dediğime bakmayın Büyükşehir ve İlçe belediyesi aynı partide olduğu için bir yetki savaşı olacağını düşünmüyorum. Daha önceki yönetimlerin programsız çalışmaları ile yeni gelen yönetimlerin ise bir programlarının olmaması İlçe de bir başı boşluluk, böyle gelmiş böyle gider zihniyeti ile günü geçiştirme çabasında olan bir yönetim tablosu ortaya çıkıyor. Tabi burada suçlu sadece ellerinde yetki olan yetkisizler değil, bu yetkileri bu insanlara veren halkta da kabahat aramak gerekiyor. Son 6 yılda iktidar belediyesi ile yönetilen ilçe belediyelerine bakın birde Siverek’e bakın zaten aradaki farkı göreceksiniz. Tek bir örnek vererek durumu gözler önüne sereyim. 2019 Mart ayında yönetime gelen Siverek Belediyesi yöneticileri bir yılda itişe kakışa ancak bir temizlik ihalesi yapabildiler varın gerisini siz düşünün.

*****

Koronavirüs salgını nedeni ile hayatımıza gerek devlet eli ile yasaklar konuluyor gerek ise sevdiklerimizin hayatını riske atmamak adına kendi kendimize bazı yasakları bizler koyuyoruz. Bu süreçte hepimiz kendimiz ile hiç olmadığı kadar yalnız kalmışızdır. Düşünmeye her zamankinden daha çok vaktimiz olmuştur. Hayat bir an önce normale dönsün veya hayat ne zaman normale dönecek diye düşünenler peki hayat normale döndüğü zaman nerden başlayacaksınız ? eskiden olduğu gibi mi devam edecek yoksa koronavirüs nedeni ile aldığımız derslerden yola çıkarak yeni bir hayata mı başlayacağız ?

YORUM EKLE
YORUMLAR
Yılmaz YILDIRIM
Yılmaz YILDIRIM - 4 yıl Önce

Güzel bir yazı olmuş. Siverek. Inşaat alanı, yeni yerleşim yerleri yapılıyor. Bunlar için su, elektrik, doğalgaz vs. gibi hizmetler çekilirken kazılan yolun inşşat sahipleri tarafından yâda belediyeye bedelini ödüyorlarsa belediyenin hemen kazılan yerleri iş bitiminde doldurup eski haline sokmaları lazım.