KÜÇÜK KIYAMET

Bir domino taşı misali gibi yayılan deprem dünyamızı esiri altına almış durumda. Doğa açısından yaklaşırsak bunlar gayet normal. Dışarıdan baktığımızda mavi küçük bir gezegen olarak görünen dünyamız, içeride göremediğimiz yerlerde bölümlere yani plakalara ayrılmış durumda. Bu plakalarda meydana gelen hareketlenme diğer bölgeleri de etkiliyor. Yani Şili’de meydana gelen hareketlenme Küba’yı, Japonya’yı, Jamaika’yı etkiliyor hatta İstanbul depremini bile tetikleyebiliyor.
 

İzlanda örneğine değinecek olursak, iki plakanın ayrıldığı yerde oluşmuş bir ada ülkesi. Hemen hemen her gün deprem meydana geliyor ve yılda birkaç santim ada büyüyor. Dünyamız da aynen bu şekilde sürekli hareket halinde. Bazı bölgelerinde plakalar ayrılırken bazı bölgelerinde ise birleşiyor ve bu hareket meydana gelirken yeryüzünde sarsıntılara neden oluyor.
 

Korkulacak olan deprem değil, bu hareketlenmenin tetikleyeceği süper volkanlardır.
 

Süper volkanlar bildiğimiz volkanlardan daha farklı ve daha büyük çaplıdır. Patlamanın meydana gelmesiyle çok büyük bir depreme yol açmakla birlikte bütün dünyayı etkileyecek kadar toz ve kül püskürtürler.
 

Dünyamızın büyük bir kısmını toz bulutları kapatır. Güneşten gelen ışınlar bu toz bulutlarından dolayı dünyamıza erişemez ve volkanik kışı başlatır. Bu tozlar asit yağmurlarına dönüşürken içerlerinde yer alan gazlar da canlıları boğarak öldürebilmektedir. Dünyamızın bu basit olayları –doğaya göre basit- 5 defa yaşadığı teorisyenler tarafından ortaya atılıyor. Peki, altıncı katastrofik olay yaşanacak mı?
 

Kıyamet alametleri mi gerçekleşiyor? Dünyamız gerçekten yok olacak mı?
 

Sorularını bir kenara bırakın, zaman algısının gezegenler ve canlılar için farklı olduğunu kavrayın. Yani doğaya göre kısa olan milyonlarca yıl bizim zamanımıza göre bir hayli uzun oluyor.
 

Anı yaşayın. Bütünüyle yaşadığınız ana odaklanın ve tadını gerçekten çıkartın.
 

Bırakın birileri koltuk, şan, şöhret, mülk yarışına girsin. Onları mağaralarında unutun. Siz, sadece siz olun. Başkalarının hayatlarını izlemekten yorulmadınız mı?
Yıllardır açılamadığınız birine açılmanın bence tam vakti.

 

Kırdığınız insanlardan özür dileyin mesela. Egolarınızdan kurtulun sonra. Sevdiğiniz insanlara sımsıkı sarılın derim. ‘’Bugün yeşeren bu çiçek yarın ölüyor olabilir.’’ Bir köpek besleyin, öyle sizi depremden kurtaracak diye değil size sadık olmasına da gerek yok sebepsiz yere iyilik yapmak istediğiniz için de besleyebilirsiniz.
 

Bu dünyayı eski haline dönüştüremeyiz. Pangea’yı diriltmek bizim zamanımızda mümkün olmayabilir. Ama sevgi, bu dünyanın kıtalarını birleştirebilir. İşte o zaman Pangea anlamını buldu diyebiliriz.
 

Gün gelecek dağlardan lavlar bütün dünyamızı saracak. O gün orada, en yüksek uçurumlara koşun, lavlara en güzel siz atlayın, yaşamınız gibi ölümünüz de muhteşem olsun…

YORUM EKLE