Yürü Kulum

Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin sahibi olan Rabbimiz, bir kuluna yürü dedi mi artık onun yürüyüşüne bu alemde kimse engel olamaz! Bu kul ister Müslüman, ister kafir olsun farketmez. Dünyayı babasının çiftliği sanan İskender de olsa, dünyaya adalet dağıtan Ömer (ra) olsa bir zamana kadar faydalanır. Akibetinin sonucunu ya cehennem olarak yada yaptıklarının karşılığını cennet olarak görür. Müslüman olan kulun davranış rotası Kur'an'ı Kerim'de belirlenmiştir. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: ''Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah'a aittir.'' (Hac-41)
 

Allah'ın uluhiyetini inkar eden, kendi heva ve heveslerini Rab edinenlerin rotası da çizilmiştir. Yüce Rabbimiz ayeti kerimesinde bunlar için çizdiği istikameti şöyle açıklıyor:
"Onlara, "İnsanların inandıkları gibi siz de inanın" denildiğinde ise, "Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?" derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.(Bakara 13) ''Şahsî arzu ve ihtiraslarını, kendisine ilâh haline getireni; hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur'ân'a itibar etmeyeceğini bildiği için, Allah'ın hak yoldan uzaklaşmasına, dalâleti tercihine özgürlük tanıdığı, kulaklarını duyarsız, kalbini, kafasını anlayışsız hale getirdiği, gözlerine perde çektiği, basiretini bağladığı kimseyi görmüyor musun? Allah'ın dışında kim onu doğru yola iletebilir? Hâlâ öğüt almayacak mısınız?''(casiye-23) 

 

      Önü açılan her kul, iyilik yolunda koşmaz. Bilakis bazen İblis olur Rabbine kafa tutacak kadar kibre kapılır. Bazen Kabil olur kardeşini boğazlayacak kadar canavarlaşır. Bazen Firavun olur yeni doğan bütün çocukları keser. Bazen Hülagü olur Bağdat'ı yakar. Bazen Mao olur kendisi gibi düşünmeyen elli milyonu aşkın vatandaşını biçer. Bazen Lenin olur, devrim aşkına otuz milyonu aşkın vatandaşını öldürür. Bazen Adolf Hitler olur binlerce Yahudi'yi fırınlarda eritir. Bazen George W. Bush olup yok yere İslam Alemini kana bular; Bağdat'ı bilmem kaçıncı kez yakar, yıkar?
Bu listeyi uzatmak mümkündür. Yaşlı dünyamız iyilerden ziyade, kötülük severlerden çok çekmiş. İki dünya savaşında da milyonların ölümüne şahitlik etmiş. Bu savaşlardan dolayı Dünya'mızın dengesi bozulmuş, mevsimler değişmiştir. Ekilip biçilemeyen araziler, gömülemeyen yıkıntılar arasındaki cesetler, bakmaya kıyılamayan saraylar hepsi hepsi sahibini yitirmiştir. Dünyanın dengesini böylesine bozan bu zalimlerin ortak özelliği Müslüman olmamaları. Şimdi onların torunları meydanda. Değişen hiçbir şey yok. Aynı zulüm farklı isimler tarafından tekrarlanıyor. Bir farkla! Öncekiler kendi kavimlerinden olan insanları da süpürürken, şimdikiler daha akıllıca davranarak ya Müslümanları birbirine kırdırıyorlar ya da bilfiil Irak ve Afganistan'da olduğu gibi savaşıyorlar. 

 

İki kelimelerinden biri demokrasi, insan hakları ve insan onuru olan bu vampirlerin, insan onurundan, insan haklarından ve demokrasiden anladığı şey kan, gözyaşı ve yıkım olmuştur. Bu karanlık tarihlerine, bu kirli sicillerine rağmen, Müslüman toplumunu, terörist üreten bir merkez olarak görüyor olmaları insanı çileden çıkarıyor. Anlayışları şu: "Ben asarım, keserim, zulmederim süründürürüm öldürürüm fakat sen sesini çıkarma! Hak talebinde bulunma! İnsan haklarıymış, demokrasiymiş bunları kendi halkım için imal ettim.'' Havasındadırlar. 
 

Aslında bu olup bitenlerin, tek açıklaması var.Dünyayı kasıp kavuran bu zalimlere yüce Rabbimiz yürü kulum demiş. Olup bitenlere onay vermemiş lakin mühlet vermiş. Bu zalim kullar, egemenliği kendi tekellerine aldıktan sonra insanları korkutmaya, sindirmeye, Allah'ın kulu olan insanları kendilerine kul köle yapmaya başlamışlar. Bunu yaparken aslında imar eden, ıslah eden bir pozisyona girmeyi de ihmal etmemişler. Oysa yüce Rabbimizin onlara verdiği bu mühlet kendi hayırlarına değildi '' Kafirler, sakın kendilerine mühlet vermemizin, fırsat tanımamızın iyiliklerine olduğunu sanmasınlar. Onlara sırf günahları artsın diye mühlet tanıyor, fırsat veriyoruz. Onları onur kırıcı bir azap bekliyor. (Ali-imran 178)

YORUM EKLE