BAŞÖRTÜSÜ DEMOKRATİK BİR HAK MI ?

Başörtüsü inanç özgürlüğü kapsamında demokratik ve kişisel bir haktır. Buna rağmen başörtüsünü örtmek isteyen insanlara engel olmak, onların bu inanç ve kişisel haklarından mahrum etmek hangi kriterlere dayandırmakta onu bilemiyoruz. Demokratik bir toplumda; herkes kişisel haklarını kullanmakta özgürdür. Köle olan toplumlarda inanç özgürlüğünde ve kişisel haklardan bahsetmek lükstür ve efendilerine hakarettir.

     Bugüne kadar Anadolu halkına resmileşmemiş köle toplum muamelesine maruz bırakılmıştır. Bu milletin inancıyla kurtuluş savaşı kazanılmış, savaştan başarı göstermeyen "tek dişi kalmış canavar" savaşı masada kazanmıştır. Lozan'da alınan kararlardan biri de Anadolu halkını inancından kopartacaksın gizli emir olmalıdır ki kuran okumak inancına bağlı kalmak en büyük tehlike olarak arz edilmekteydi. 

     Allah'ın inancının İlk adımı Allah'tan başka kimseye kul köle olmamaktır. Bu nedenle bu inançlı toplumu yok etmek için asırlarca süren haçlı savaşları bir sonuç vermemişti. Sonunda ırkçılıkla Osmanlıyı parçalamaya karar verdiler. İlk önce Osmanlıyı içinde bulunan kavimlere milletçiliği enjekte ettiler. uzun süre bu çalışmalarından sonra başarılı oldular. Tabi ki Osmanlı son zamanlarında inancının gereğini yapamadıklarından bu yönden de zayıflamış olduğundan dolayı, batı emperyalizmin süslü tepside sundukları ırkçılık hayallerine kapılarak, Osmanlı imparatorluğun parçalanmasına sebebiyet verdiler. 

     Osmanlılardan kopardıkları milletleri tek tek egemenliğinin altına aldılar. Tarihe bakabilirsiniz, burada detayına girmeyeceğim, egemenliği altına alamadığı Anadolu kalmıştı. Onu da her taraftan kuşatmaya başladılar. İstanbul'u, Antep?i, Urfayı her tarafı kuşattılar, Bu milletin bir şeyi kalmamıştı. Tek yüreğinde iman kalmıştı. 

     O İman Milli Şair Mehmet Akif?in dediği gibi "kükremiş sel gibi bendimi çiğner aşarım" o imanla kurt sürüsü gibi hücum eden haclı ordularını püskürttü. İnanılmayacak bir zafer kazanıldı. Ama bu zafer Lozan antlaşmasıyla kaybedildi. Çünkü bu toplumun imanından kademe kademe mahrum edilme operasyonu imzalandı. Böylelikle imandan da aldığı Kuvvette yok oldu.

     Mehmet Akif ERSOY'un dediği gibi "Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" Anadolu halkına yerli işbirlikçileriyle medeniyet adı altında kölelik yaptırdılar. Ama bu millet inancın kuvvetiyle bundan da kurtulma yollarını aradı. İnancına saygı gösterecek, kendilerini insan yerine koyacak siyasi oluşumların arayışları içine girdi. En son olarak inandığı Ak partiye siyasi oluşuma tüm yürekleriyle desteklediler. Başkasına bağlı azınlıkların despotluğundan kurtarılması, gerçek demokrasiye kavuşmak ve özgür bir toplumun kullandığı tüm insani haklarına sahip olmak, insanca yaşamak için bu siyasi oluşumu desteklediler. Bu destek devam edecektir. Ancak istenilen bu demokratik hakların kapsamında inanç özgürlüğü, kişisel özgülükler gurubuna giren başörtü Allah'ın bir emri olması nedeniyle özgürce insanlarımızın bu hakkı kullanma zamanı geldi ve geçiyor. Toplum olarak başkasının egemenliği altında değiliz. 

     Bu nedenle inanç ve kişisel hakları kapsamında olan başörtü hakkının kullanması, birkaç jakoben'in karşı çıkması dışında; azıcık yüreğinde vicdan kırıntısı olan ve insanlık vasfını taşıyan hiç kimse bu hakkın kullanmasına karşı değildir. Bu hakkı insanlara kullandırmamak Demokratik devlet olma özelliği zedeleneceği gibi kendi insanların başka bir arayışa girilmesine zorunlu kılar. Bunun tarih önünde vebalını kimse kaldıramaz. 

       Temennim odur ki bu topluma kişisel inanç özürlüğü kapsamında haklarının kullanması için yasal düzenlemeler yapıp anayasal teminat altına alınmasıdır. Devletin demokratik ve bağımsız bir adım daha atmış olmakla birlikte insanların Devletine olan bağlılığı ve güveni artmış olacaktır. Buda topluma huzur ve mutluluğu getirir.

YORUM EKLE