Devlet Olmak, Devlet Adamı Olabilmek!

Dün sabah uyandığımda her sabah yaptığım şeyi yaptım. Yataktan çıkar çıkmaz başucumdaki pencereden uzun uzadıya dışarıyı seyrettim. Yağan yağmur damlalarının cama değerek yukarıdan aşağıya kadar süzülürken geride bıraktığı izleri ve onun arkasından gelen başka yağmur damlalarının bıraktığı izlerin bir birlerine karışması ve bu karışıklığın camda yarattığı kaosu adeta şiirleştiriyordu yağmurun sesi. Bazı yağmur damlaları camda iz bırakmadan süzülürken bazı yağmur damlaları ise camda derin izler bırakıyordu. 


Eminim ki sabah yaptığım bu gözlem hiçbirinizin ilgisini bile çekmemiştir. 

Peki o zaman neden anlatıyorum bunları ? 

Şöyle ki;

Dün sabah uyandığımda bunları yaşarken Kaymakamlar kararnamesinin açıklandığını öğreniyorum. İşte o zaman camda iz bırakmadan süzülen yağmur damlaları aklıma geldi. Tesadüf mü yoksa ben mi kendi kendime böyle bir anlam yükledim bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey vardı oda tayin olan Kaymakamın hiçbir iz bırakmamış olması. 

Kaymakamlar Devletin ilçelerde ki en yüksek mertebedeki temsilcileridir. Yerel yöneticilerin eksik kaldığı noktada Devletin hesap soran ve sahip çıkan makamıdır. Ancak Vural Karagül Siverek'e atandığından bu yana İlçeyi kim idare ediyor belli değil ama kendisinin yönetmediği açık bir şekilde ortada. 
Siverek'e geldikten sonra kendisine yapılan suikast girişimi sonucu bir Polisimiz şehit, bir Polisimiz de yaralanmıştı. Türkiye Kaymakam Karagül'ü bu suikast girişimi ile tanıdı. Zaten ne olduysa bu suikast girişimi sonrası oldu. Çünkü korku psikolojisi ile hareket ederek ürkek ürkek ilçeyi yönetmeye çalıştı bunu yaparken aldığı nefesi bile istihbarat raporları ile almaya başladı. Bu istihbarat raporları doğrultusunda zaten şehrin yarısından fazlasını fişlemiş oldu. 


Bölge olarak zaten sorunlar yumağına gelmişken yaşanan bu sorunları eğitimle aşacağımızı hayal ederiz hep. Vural Karagül'ün Eğitimi sekteye uğrattığı kadar hiç kimse uğratmadı. Haklarında istihbarat raporları doğrultusunda siyasi propaganda yaptığı gerekçesi ile onlarca öğretmen hakkında soruşturma başlatarak açığa aldı. Bu açığa almaların kendisi gitmeden göreve iade edildiğini görüyoruz. Tabi siyasi propaganda yaptığı için hakkında soruşturma açılan öğretmenler, Devletin memurunun MHP etkinliklerinde görev aldığını görünce çifte standarda hali ile isyan ediyordu. Geçtiğimiz eğitim öğretim yılının ortasında açığa alınan onlarca öğretmenin öğrencileri ne yaptı sizce ? Öğretmensiz kalmanın dışında bundan sonra öğretmenlerine bakışları nasıl olacak kim bilir. 


Tabi bütün bunlar yaşanırken Ak Parti ile sürekli dirsek temasında olan Karagül ne olduysa eksen kayması yaşayarak MHP'ye ilgi duymaya başladı. Bu ilgisini açık açık ilçede ki herkes görüyordu. Ancak Kaymakam Bey Devletti! yani Devletin dini, siyasi görüşü olamazdı. Hukuk devletinde olduğumuz için söylüyorum. Yoksa herkesin siyasi düşüncesine saygı duyarım ancak Devlet olmanın ve Devlet adamı olmanın gereklilikler vardı. 
Bu siyasi eksen kaymasının beraberinde getirdiği sorunlarda olmuyor değil. Yapılacak ihalelerin dağıtımı, bunları yaparken AK Partiye yakın çevreler rahatsız olmaya başladı. Bu rahatsızlık bu senenin başında eğitim öğretimde kaos yaşanmasına sebep oldu. İlçede eğitimin en üst makamı olan Milli Eğitim Müdürlüğü koltuğundan bir hafta içinde üç kişi değişebiliyor. Taşıma ihalesi yapılamadığından ehliyeti bile olmayan şoförler öğrencileri okula götürüp getirebiliyor, ataması yapılan öğretmenlerin neye göre atandığı belirsiz ve en önemlisi siyasi çekişmeler. Zaten Siverek'e atanıp her aileye eşit mesafede duran Kaymakam nadir olmuştur. 


 

Sadece eğitim değil, turizm, sanat, sosyal yaşam alanında yetersiz olduğu herkes tarafınca biliniyordu. Şehrin çeşitli yerlerinde aldığı güvenlik önlemleri hayatı olumsuz etkiliyordu. Çatışma bölgelerinde bile bu uygulamalara rastlamak mümkün değil. 

 

Sonuç olarak Siverek'te geçirdiği süre boyunca Mülki amirin yapması gerekenlerden çok yapmaması gerekenleri gördük. Bütün bunlar olurken sorun sadece Kaymakamdan kaynaklanmıyordu. Sorun ilçede bulunan Sivil toplum kuruluşlarının sessiz olması özellikle Eğitim sendikalarının kafalarını kuma gömerek eğitimde yaşanan bu kıyımlara bir şekilde sessiz kalmalarında Kaymakamın bu tavırlarını adeta doğrular nitelikteydi. 


 

Şimdi yeni bir Kaymakam atandı, görelim neler olacak. Bir sonraki yazımda yeni Kaymakamdan İlçenin beklentilerini yazmak olacak. 

Umarım gelen gideni aratmaz.

YORUM EKLE