LAY LAY LOM BELEDİYECİLİK!

Belediyeler kendi işlerinin dışında adeta her işi yapıyorlar!


Kur’an kursları ve dini eğitimlerle Müftülüğün, spor aktiviteleri ile Gençlik Hizmetleri ve Spor Müdürlüğünün; tarihi, sanatsal ve kültürel faaliyetleri ile Kültür Müdürlüğü’nün; yardımlarla Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın; inşaatlarla TOKİ’nin; yaşlılar, dullar, şehit aileleri ve sünnet olacak çocuklarla ilgili Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nün; dershane ve dağıttıkları testlerle Milli Eğitim Müdürlüğü’nün; güvenlik kameralarının yerleştirilmesi ile Emniyet Müdürlüğü’nün; tarihi mekanları onarımlarla Vakıflar Müdürlüğü’nün; ağaç dikme çalışmalarıyla Orman Müdürlüğü’nün; müze açarak Müze Müdürlüğü’nün; kitaplarla ilgili Kütüphane Müdürlüğü’nün; otel, otopark, düğün salonu, lokanta ve çay bahçeleriyle esnafın işini belediyeler yapıyor.



Bir tek karşı cinsleri evlendirmek için çöpçatanlıkları eksik. Aklı evvelin biri çıkıp “güzel reklam olur” dese bunu da yapan belediyeler çıkar. Bu popülizm yıllardır vardı. Ancak Şanlıurfa’nın büyükşehir statüsüne girmesinin ardından adeta sidik yarışına döndü. Bu saatten sonra bıraksalar büyük boşluk olur hizmetlerde. Sistem baştan sıkıntılı aslında… Ya tam olarak işini yapamadığı için saydığım kurumları belediyelere bağlamak yada aktif hale gelmelerini sağlamak gerekiyor ki belediyeler kendi asli işlerine dönebilsin. Diğer kurumların bu şekilde kalması da tamamen israf çünkü.



Üstlerine vazife olmayan işlerle uğraşmak belediyelerin hem hoşuna gidiyor hem reklamı iyi oluyor hem de kimse onlara alt yapı hizmetlerinde olduğu gibi “zaten yapmak zorundasın ne hava atıyorsun” demiyor.



Bir de açıklamadıkları ve görünmeyen faaliyetleri var ki asıl bunlar ciddi sıkıntı. Partilerine yakın olan veya çizgisi ters düşmeyen derneklerin kirasından, dayanıp döşenmesine kadar belediyeler karşılıyor. Kendi partilerinin her türlü ihtiyacını yine belediyeler karşılıyor. Bunların dışında Ankara’dan selam getirenler var, onların da her dediği oluyor.



Ayrıca belediyelerin taziye evi diye bir hezeyanı var. Hemen hemen her mahalleye, her köye yaptılar. Yetmedi köylerde husumetli olan aileler şimdi ayrı taziye evleri istiyor. Aylardır kilidi açılmayan bol bol taziye evlerimiz oldu.



Diğer illerin belediyeciliğine bakıp insan sormadan edemiyor…

Yeşil alan veya değişik bir peyzajlı park konusunda bir ilki gerçekleştiren bir belediyemiz var mı?



Temizlikle ilgili çığır açan var mı?


Kaldırım ve yollarla adından söz ettiren belediye var mı?



Alt yapıda “30 yıllık” veya “50 yıllık alt yapı sorununu çözdük” diyebilen belediye var mı?



Muhtemelen hepsinin yanıtı “finansman sorunumuz var” şeklinde olacaktır…


Herkesin bildiği gibi ne kentteki temizlik temizlik ne yollar yol ne de kaldırımlar kaldırım. Aslında para var. Olmasa bu kadar üstlerine vazife olmayan işi nasıl yapabilirler.



Burada sıkıntı asli işlerini yapmanın herhangi bir şov yönü yok. Yani zaten yapmak zorundalar gibi bir durum var. Bir belediye kaldırım döşemekle övünemiyor ama öğrencilere test dağıtmakla övünebiliyor. Üstelik bunları yaparken, lütufta bulunuyorlarmış, ceplerinden yapıyorlarmış gibi bir havaları da var.



İşte bu sebeplerden dolayı Şanlıurfa belediyecilikte çok geri kaldı. Alt yapı hala Ahmet Bahçıvan’ın yaptıkları... Yağmur yağınca sel ve çamur, yaz olunca toz eksik olmuyor kentten. Temizlik, yerde bir izmarit dahi bulmakta zorlandığımız Fakıbaba döneminden eser kalmadı her yer berbat, pislik içerisinde.


Kurban Bayramı’nın ardından günler geçmesine rağmen her yer hayvan atığı ve leşi kokuyor. Kentin çeşitli bölgelerinde hiçbir kontrol ve disiplin olmadan satıcılar hayvanlarını sattı, bayramda da kasaplar buralarda hayvan kesip her yeri kan çamuruna buladı.



Bayram demişken, yangınlar hepimize bayramı zehir etti. Bunun da sorumlusu belediyeler. Yeterli önlem alınmadığı gibi yangın başladıktan sonra da kısa sürede söndürülemedi. Hem Oduncular Pazarı esnafı mağdur oldu hem de Göbeklitepe’deki orman yangınıyla kent olarak tanıtımımız baltalandı.



Sanayi hala kentin tam ortasında ve bir türlü tam olarak boşaltılamadı. Oto Galeri, Keresteci ve Oduncu Pazarı, Buğday Pazarı, Spotçular Çarşısı, Matbaacılar, Kuyumcular, Demirciler, Marangozlar, Mermerciler hala kentin tam ortasında. Kimi insanların can güvenliğini tehlikeye atıyor kimi trafiğin aksamasına sebep oluyor. Tabi Bakırcılar, İsotçular, Dericiler gibi esnafa karışmamak gerekiyor. Çünkü onlar eski şehir olan aşağı çarşıda güzel.

 

Lay lay lom ve popülizm yapmaktan fırsat bunlara gelirse işte o zaman marka şehir olmayı başarırız.

Gazeteipekyol

YORUM EKLE