NASIL BİR ANAYASA

  Toplumlar; insan ömrü gibi büyür gelişir ve ölür. Toplumlarda kendilerini sürekli yenilenmezse toplumsal gelişmeye karşı ayakta kalamazlar. Bunun için bir ülkede bireylerin evrensel hukuk kapsamında yaşamlarını en iyi bir şekilde sürdürülmesi için yasalar düzenlenir. Halka rağmen yapılan kurallar ve yasallar, halkın kabiliyet ve yeteneklerine pranga vurmak demektir. 

       Ayrıca o firavunlara mahsus bir şeydir. Firavunlar Allah iddiasından bulunan insanlardır. Bunların kendine göre koyduğu yasalar onlar var oldukça o yasallar da vardı. Onlar açısında halk hizmetkarlarıdır, verileni soruşturmadan yapmakla mükellef birer robot olarak görürler. İslam dini hayata geçinceye kadar Bu devirler böyle devam ettiler. İslam gelince; Dünya da her şey değişti. Yüce Allah Evreni insanlar için yarattığını ve insanlarda Allah'ın emirlerine uymakla en üstün ve iyi insanlar olacağını vurgulamıştır. Yanı İnsanların üstünlüğü Allah'a olan bağlılığıyla ölçülür. Bu Allah'ın bir emridir. Yapılan tüm yasaların merkezinde birey ve halk olmalıdır. Yapılacak her şeyin halkın huzuru, refahı ve mutluluğu ön planda olmalıdır.

       Bunun dışında yapılacak yasalarda çağa ve zamana uygun hale getirilmelidir. İnsanlara rağmen yasalar değişmez deniliyorsa orada bir tanrı olma iddiası vardır. Yasalar insanların mutluluğu için değişmelidir. İnsanların huzuru ve mutluluğu hiçbir şeye feda edilemez. Bu nedenle yeni yapılacak Anayasa?da olmazsa olmazı insanın mutluluğu ve özgürlüğü olsun, her şey bence buna göre ayarlanmalıdır. Bu olduğu zaman Anayasanın yazılması çok basit olur. O zamanda hiç kimse şartlı veya ön yargılı olarak masaya oturmayacaktır.

      Dün Saddam halkına rağmen kutsadığı çok şeyler vardı. Ama ne Saddam kaldı nede kutsadıkları, İnsanlarımızın onurlu bir şekilde yaşamlarını sürdürülmesi, yeniliklere açık bir toplum oluşturmak, Anayasanın başlıca amaçlarından olmalıdır. Kısacası kişilerin ve azınlıkların Anayasası değil, tüm halkı kapsayacak şeffaf bir Anayasanın oluşturulması bir tarih yazmak olacaktır. Çünkü gerçek anlamıyla ilk olarak sivil bir Anayasa Türkiye Parlamenterleri tarafından yazılacaktır.

      Anayasa =barış Süreci kadar önem teşkil etmektedir. Çünkü barış süreci tamamlansa da devamı ve toplumun huzuru için demokratik, özgürlükçü ve hukukun üstünlüğü ilkelere dayanan, yeni Anayasanın da özü teşkil etmelidir ki toplumsal huzur ve barış devamlı olsun.

      Anayasalar kişi ve azınlıklara göre yapıldığı takdirde o toplumun başına bela olur. Boşluklar oluşur, boşluklarda da keyfi uygulamalar sürmeye devam eder. Anayasalar net olmalıdır. Anayasanın varlığı insanların varlığına bağlıdır. Yasaların amacı insanların mutluluğu ve huzuru olmalıdır. Eğer bunu dikkate alınırsa Anayasanın hazırlanmasından ve yazılışından bir sorun çıkmaz ancak bazı gurupların ve kişilerin kutsadıkları yasa maddeleri varsa ve bunların değişmesi çok zordur. Çünkü her şeyden önce kutsanan şeyin o insanlara ve ya azınlığa bir imtiyaz tanınmış olduğundan kutsanmaktadır. Kutsanacak bir şey varsa O'da Allah ve gönderdiği emirleridir. Gerisi toplumun genel huzuru için detayına inilmesi gereken maddelerdir.

      Tüm toplumu ilgilendiren Anayasa ile bir tarih yazmak istiyorsanız onu evrensel yasalara uygun tüm toplumu içeren ve bu benim anayasamdır, diyebilecek herkesimi kuşatıcı bir Anayasa olmalıdır.

YORUM EKLE