Platformum adına basın açıklamasını yapan Mehmet Açıkalın okuduğu basın açıklamasında özetle şu bilgilere yer verdi. "İnsanlık bir kez daha yüzyılın büyük utançlarından birine şahitlik etmektedir. Baas rejiminin Suriye'de işlediği insanlık suçları işkence görüntüleriyle bir kez daha tüm açıklığıyla belgelendi. Tüm dünyayı sarsan bu görüntülerin insanlık tarihine kara bir leke ve büyük bir utanç olarak kazınacağı kesindir. Geldiğimiz noktada maalesef bir kez daha yaşananları tarif etmenin zorluğuyla karşı karşıyayız. Zira artık bu vahşeti anlatacak söz kalmamıştır. Suriye'de Baas diktatoryasının sistematik kıyımlarının boyutları her geçen gün yeni belgelerle açığa çıkmakta ve ortaya çıkan bu tabloyu bütün dünya sessiz bir şekilde izlemektedir.
Zalim Esed, kendisine itaat etmeyen Suriye halkına karşı başlattığı savaşta dünyanın suskunluğundan cesaret alarak yüz binleri gözünü kırpmadan öldürmeye devam etmektedir. Mazlumlara karşı kullandığı kimyasal silahlar ve varil bombaları yetmezmiş gibi bir de on binlerce insanı açlığa mahkûm ederek ve sistematik işkencelerden geçirerek katletmektedir. Esasında tüm vahşiliğine ve korkunçluğuna rağmen ortaya çıkan işkence kayıtları yeni bir duruma irşat etmemiş ancak bu büyük insanlık trajedisini, Suriye'de yaşanan vahşete göz yumanların gözlerinin içine sokmuştur.
Ama biz biliyoruz ki olan bitenler karşısında vicdan yoksunu zavallı işbirlikçiler yine aynı ayak oyunlarıyla direnişi gayr-ı meşru göstermenin gayreti içine girecek ve utanmadan yaşananların gerçeği yansıtmadığını dile getireceklerdir. Aynı şekilde bunlara öykünen diğer güruhlar da sessizlik siyasetini önceleyip reel konumlarını muhafaza etmeye çalışacaklardır. Ama artık gizli saklı bir şey kalmamıştır.
Bir kez daha belirtmek gerekirse, ilk günden itibaren tüm gücüyle zalim Esed'in yanında duran ve Suriye halkını Baas rejimiyle birlikte katliamlardan geçiren İran da en az Baas rejimi kadar bu zulmün ve katliamların suç ortağıdır. Geldiğimiz noktada ne dünyanın müstekbirleri olan ABD, Rusya, Çin ne de bunların kurduğu BM gibi güdümlü kuruluşlar bu vahşetin vebalini ve utancını kendi üzerlerinden kaldıramazlar. Politik söylemler ve diplomasi artık inandırıcılığını yitirmiştir. Zulmün siyaseti, diplomasisi olsa olsa zalime arka çıkıp güçlüden yana olan tavrını bâki kılacaktır. Çünkü bugüne değin yapılan bu olmuştur. Dün İsrail'in Sabra'da- Şatilla'da, Deir Yasin'de yaptıklarına sessiz kalındı. Hama'da, Halepçe'de, Bosna'da yapılanlara sessiz kalındı. Cezayir'de, Irak'ta ve Mısır'da yapılanlara sessiz kalındı. Ve biz bunu çok iyi biliyoruz ki aynı şekilde zalimler Suriye'deki bu zulme de sessiz kaldılar ve sessiz kalacaklar. Çünkü zalimlerin ahlakı hiçbir zaman değişmez.
Tam bu noktada Baas rejimini Cenevre Konferansına davet edip taltif edenlerin de Suriye halkının katledilmesi suçunun dolaylı ortakları olduğunu vurguluyoruz. Kuşkusuz Esed rejiminin ağırlanması gereken yer Cenevre değil, Uluslararası Savaş Mahkemesi olmalıdır!"
Basın açıklamasının ardından gurup sessizce dağıldı.
Güncelleme Tarihi: 04 Ekim 2018, 14:04